top of page

Ruhsallığı derinlemesine çalışmak

 

Ruhsal çalışma, başlangıçta kişinin kendi hikayesine duyduğu merakla başlar. Bu hikayenin eksik kısımlarını tamamlamak veya var olanları gözden geçirmek, deneyimlere ilişik duygulara yer açarak derinleşmeyi başlatır. Bu süreçte, kişi kendisini ve diğerlerini keşfetme merakını sürdürür. Özellikle kendine dair bilgiye ulaşma ve bu bilgiyi tanıma arzusuyla, kendisinde olduğunu düşündüğü, olmak istediği veya olmaktan kaçındığı noktalarla temas eder. Kişinin kabul etmekte zorlandığı ve sahiplenemediği yönleri tanıyabilmesi, ilişkisel bir bağlamda deneyimlerini araştırmasını gerektirir. Bir başka ifadeyle, bu tanıma, kişinin ilişkilere yaklaşımı, ne tür ilişkilere yöneldiği veya ne tür ilişkilerden kaçındığı, ilişkilerinde neleri kabul ettiği veya reddettiği konularında merak ve derinlemesine çalışma gerektirir. Bilme, tanıma, onarma veya yaratma arzusu, içsel çalışmanın zenginleşmesini ve ruhsal kapasitenin genişlemesini teşvik eder.


Bazense bilmemek, gizli arzumuz olur. Bilgiye yüklediğimiz anlam değişkendir ancak cehalet arzumuz, hepimizi ortak bir duyguda birleştirir. Kendimize dair bilgiyi unutmak, bastırmak, sürgüne yollamak veya yok saymak hepimizin aşina olduğu bir yaklaşımdır. Kendimize yabancı olmanın acısından söz edilebilir ancak, bu acının, kendimizi tanımanın yol açacağı olası acıyı gizleme veya baskılama işlevi de olabileceğini düşünebiliriz. İnsanlar olarak, şikayet ettiklerimizden zevk alabiliyoruz veya asıl istediklerimizden kaçma eğiliminde olduğumuzu fark edebiliyoruz. Çelişkiler, şüpheler, ikilemler, ikircikli duygular ve yanılsamalar, insan olma karmaşasının bir parçasıdır. Tüm bunlarla yüzleşerek, duygularla sarılı hakiki kendilikle bağlantı kurarız ve bildikçe tanımaya başlarız.


Her ne kadar tek başına bilgiye sahip olmak, besleyici olabilse de bazen bilgiye sahip olmanın doyurucu olmadığı ve hatta fazla bilgi edinmenin insanı daha da karmaşık hale getirebildiği bir durumdan söz edilebilir. Artık bilmenin, çok fazla bilgi edinmemize rağmen sindiremediğimiz bir deneyime dönüştüğü ve bu durumda bilmemenin, dolayısıyla tanımamanın ve sahiplenmemenin gerçek arzumuz olmaya başladığı anlaşılır. Ancak bilinmezlikler ve anlamsızlıklar, hayatımızı işgal eder ve engeller yaratırsa, bilmemenin acısı, bu arzunun önüne geçer. Bir başka deyişle, acıdan kurtulmak ve kontrolü elde hissetmek için eksik veya belirsizlikte kalan bilgiye ulaşma, bu bilgiyi işleme ve sindirme ihtiyacı hissedebiliriz.


Bu süreç, zahmetli, acı dolu ve kederli olabilir. İçsel çalışma, korkular, endişeler ve kaygılarla süregiden bir akış içerir. Çalışma derinleştikçe, öncelikle duygular, dürtüler vb. yoğunlaşır ve bu da çalışmada dağınıklığa yol açar. Ancak sonrasında bu dağınıklık düzene girer ve toparlanır. Yinelenen benzer deneyimlerle, acıya tahammül edebilme kapasitesi genişler. Böylece, ruhsal kayıplarla birlikte kazanımlar, dönüşümler ve yapısal değişimler için alan açılır. İnsan olmanın çaresizliği, düz bir çizgide ilerleme arzusunun kuru ve yoksul bir benliğe yol açabileceği gerçeğidir. Dağılmalar, onarımlar, düşüp kalkmalar, donup kalmalar ve yeniden hareketlenmeler, nefessiz kalmalar, ve yeniden nefes aldığını hissetmeler, yaşamın ve insanlığın gerçekleridir.


Bazıları için dağılma lüksü hiç olmamıştır veya dağıldıklarında onları tutacak kimseleri olmamıştır. Bu yüzden, ruhsal alandaki bilinmez ve tekinsiz hareketler, kişiyi dehşete düşüren bir yok olma ve parçalanma hissiyle kuşatabilir. Bu deneyimler, tanıdık ancak bir o kadar da yabancıdır; hatırası olmasa da hissi bilinçdışında yer edinmiştir. Bu deneyimleri adlandırması zor olduğundan böylesi durumlar, başka bir zihne ihtiyacı ortaya çıkarır. Bu bağlamda iki zihin arasındaki iletişimin ve etkileşimin niteliği, önem arz eder. Her iki tarafın alabilme ve verebilme kapasitesi, bilme ve tanıma arzusu, güven ve güvensizlik arasında nerelerde dolandığı, ikili arasındaki bilinç ve bilinçdışı akışı etkileme gücüne sahiptir. Başka bir zihnin sunacağı güvenli bir çerçeve, kişinin, içinde dağılabileceği ve yeniden toparlanabileceği bir alan sağlar. Bu güvenli çerçeve içerisinde ikili arasında yaşanabilecek kırılmalar ve salınımlar da ruhsal çalışmanın bir parçası olur. Bu yaşantıları konuşabilmek ve işleyebilmek, kişiyi, ilişkisel anlamda ileriye taşır.

27 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page